- Katıldı
- 22 Aralık 2024
- Mesajlar
- 303
- Tepki puanı
- 0
- Puanlar
- 16
Dünya sağlık örgütü (who) ve küresel sağlık
Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization - WHO), Birleşmiş Milletler’in sağlık alanındaki uzman kuruluşu olarak dünyada halk sağlığını korumak ve hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla çalışan uluslararası bir organizasyondur. 1948’de kurulan WHO, sağlık politikalarını yönlendirme, bilimsel araştırmaları destekleme ve üye ülkeler arasında işbirliğini güçlendirme yoluyla küresel sağlık göstergelerini iyileştirmeyi amaçlar. Bu yapı, kendi anayasası ve stratejik planları doğrultusunda, herkesin temel sağlık haklarına erişimini savunur. Tüm faaliyetlerinde sağlıklı yaşamın teşviki, salgın hastalıkların kontrolü, kronik hastalıklarla mücadele, beslenme ve çevre sağlığı konularını öncelikli alanlar olarak ele alır. Küresel ölçekte sağlığı ilgilendiren hemen her alanda, WHO’nun rehber ilkeleri ve hazırladığı standartlar belirleyici konumdadır.
tarihsel arka plan ve kuruluş yapısı
WHO’nun kuruluş sürecinde, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından uluslararası işbirliği ihtiyacının belirginleşmesi önemli rol oynamıştır. Sağlık alanında farklı bölgesel organizasyonlar, kırılgan işbirliği modelleri ve dağınık uzmanlaşma nedeniyle küresel düzeyde koordinasyon eksikleri yaşanıyordu. 1945’te Birleşmiş Milletler sistemi oluşturulurken, sağlık konularının tek bir çatı altında toplanması fikri güç kazandı. Nisan 1948’de WHO’nun anayasası kabul edildi ve örgüt 7 Nisan 1948’de resmen faaliyete başladı. Bu tarih, günümüzde her yıl “Dünya Sağlık Günü” olarak kutlanır.
Kuruluş ilk günden itibaren “tüm halkların en yüksek sağlık düzeyine ulaşmasını sağlamak” hedefiyle hareket etti. Yapısal olarak, örgütün yönetim organı Dünya Sağlık Asamblesi’dir. Asambleye, WHO’ya üye olan 190’ı aşkın ülkenin temsilcileri katılır ve örgütün stratejik yönelimlerini belirler. Yürütme organı olan Yönetim Kurulu, Asamble’den seçilen 34 sağlık uzmanından meydana gelir. Sekretarya ise WHO Genel Direktörü tarafından yönetilir ve farklı bölgelerdeki ofisler ile Cenevre’deki merkez arasında koordinasyon sağlar. WHO’nun bölgesel ofisleri ise Afrika, Amerika, Doğu Akdeniz, Avrupa, Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik olmak üzere altı coğrafi bölgede faaliyet gösterir. Bu ofisler, ülkelerin yerel ihtiyaçlarına uygun projelerin geliştirilmesi ve uygulanmasında kritik rol üstlenir.
Kökeninde bulaşıcı hastalıkların kontrolü ve uluslararası karantina önlemlerinin standartlaştırılması gibi öncelikler bulunan WHO, zamanla sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve herkes için sağlık hizmetleri yaklaşımına doğru geniş kapsamlı bir misyon üstlendi. Çalışmalarında kanıta dayalı politikalar geliştirmeye, uluslararası konvansiyonları koordine etmeye ve yoksul toplumlar dahil olmak üzere tüm insanları koruyacak sağlık stratejileri sunmaya odaklandı.
amaç ve fonksiyonlar
WHO’nun öncelikli amacı, herkesin mümkün olan en yüksek sağlık seviyesine ulaşabilmesi için küresel ölçekte yol gösterici olmaktır. Bu doğrultuda çeşitli fonksiyonlar yürütür:
Politika belirleme ve rehberlik: Halk sağlığına ilişkin konularda bilimsel veriler ışığında rehberler, standartlar ve stratejiler geliştirir. Üye ülkelerin bu tavsiyeleri uygulaması için teknik destek sağlar. Aşılama takvimlerinden beslenme yönergelerine, tütün ürünlerinin regülasyonundan çevresel kirleticilerin izlenmesine kadar çok çeşitli alanda kılavuz ilkeler belirleyerek küresel normlar oluşturur.
Bilgi ve veri yönetimi: Salgın istatistikleri, hastalık insidansları, nüfus sağlığı göstergeleri ve tıbbi araştırmalar konularında kapsamlı veri toplar. Küresel sağlığın durumu hakkında raporlar yayımlar. Bu sayede ülkeler ve bilim dünyası, uluslararası karşılaştırmalar yaparak politika geliştirebilir.
Teknik işbirliği ve kapasite geliştirme: Özellikle gelişmekte olan ülkelerde sağlık altyapısının güçlendirilmesi, sağlık personelinin eğitimi ve hastane donanımının iyileştirilmesi gibi konularda programlar yürütür. Bağışçı kuruluşlarla işbirliği içinde bu ülkelere lojistik, finansal ve teknik destek sunar. Eğitim materyallerinden laboratuvar test kitlerine, uzman danışman ekiplerinden yerel projelere kadar çok boyutlu faaliyetler planlar.
Acil durum müdahaleleri: Salgınlar, afetler ve insani kriz durumlarında hızlı müdahale kapasitesine sahiptir. Bölgesel ofisleriyle koordinasyon halinde, sahada çalışan ekipler göndererek durumu değerlendirir ve gerekli sağlık yardımlarını organize eder. Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR) çerçevesinde, tehlikeli salgınların yayılmasını önlemek için küresel alarm ve karşılık mekanizmalarını devreye sokar.
Herkes için sağlık savunuculuğu: Sağlığın temel bir insan hakkı olduğu prensibini koruyarak, toplumsal cinsiyet eşitliği, yoksulların korunması ve savunmasız gruplara öncelik tanınması gibi konularda ülkeleri teşvik eder. Farkındalık kampanyaları, toplum sağlığını ilgilendiren konularda iletişim çalışmaları ve uluslararası günler yoluyla halkın katılımını amaçlar.
finansman ve stratejik işbirlikleri
WHO’nun finansal kaynakları, büyük ölçüde üye devletlerin yıllık zorunlu katkı paylarından ve gönüllü bağışlardan oluşur. Üye devletler, ekonomilerinin büyüklüğüne göre belirlenen bir oranda katkıda bulunur. Ancak bu zorunlu aidatlar, örgütün bütçesinin bir bölümünü karşılar. Önemli payı ise gönüllü fonlar, bağışlar ve proje bazlı hibeler oluşturur. Büyük vakıflar, sivil toplum örgütleri ve bireysel bağışçılar, özellikle belirli programların finansmanına destek verir. Bu durum, WHO’nun program önceliklerini bazen bağışçıların beklentileriyle dengelemek zorunda kalması gibi zorlukları beraberinde getirir.
Küresel sağlık alanında faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Bankası, Gavi (Aşı İttifakı) ve Küresel Fund gibi kuruluşlarla da stratejik işbirlikleri gerçekleştirilir. Bu işbirlikleri sayesinde özellikle bulaşıcı hastalıkların (HIV/AIDS, tüberküloz, sıtma gibi) kontrolü, anne-çocuk sağlığı ve aşı kampanyaları gibi alanlarda koordinasyon artar. Örneğin Gavi aracılığıyla aşılama programları için düşük gelirli ülkelere finansman sağlanır, WHO ise teknik uzmanlık ve normatif çerçeveyi sunar.
Son yıllarda özel sektör ve akademik kurumlarla yapılan ortaklıklar, araştırma-geliştirme çalışmalarına hız kazandırır. İlaç ve aşı firmalarıyla oluşturulan kamu-özel ortaklıkları, yenilikçi tedavilerin düşük ve orta gelirli ülkelere uygun koşullarda sunulmasını amaçlar. Bu tarz çok paydaşlı işbirlikleri, WHO’nun küresel sağlıkta düzenleyici ve koordine edici rolünü güçlendirir.
öncelikli çalışma alanları
WHO, kurulduğu günden bu yana değişen sağlık tehditleri ve politik öncelikler doğrultusunda dönemsel stratejik planlar belirler. Geniş bir yelpazede faaliyet gösteren örgüt, bazı konuları özellikle öne çıkar:
Bulaşıcı hastalıklarla mücadele: Tarihsel olarak sıtma, tüberküloz, HIV/AIDS ve çocuk felci gibi bulaşıcı hastalıkları kontrol etme çabası büyük yer tutar. Günümüzde Ebola, Zika, COVID-19 gibi yeni ortaya çıkan veya yeniden canlanan salgınlara odaklanır. Aşı geliştirme, salgın erken uyarı sistemleri ve uluslararası sağlık tüzüğü uygulamaları bu alanda önemlidir.
Kronik hastalıkların önlenmesi: Kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser ve kronik solunum yolu hastalıkları, küresel ölüm oranlarının büyük kısmını oluşturur. WHO, sağlıklı beslenme, tütün kullanımıyla mücadele, alkol tüketimini azaltma ve fiziksel aktiviteyi teşvik etme gibi stratejiler geliştirir. Bunun yanı sıra erken teşhis ve sağlık hizmetlerine erişim konularına da vurgu yapar.
Anne, çocuk ve üreme sağlığı: Sağlık hizmetlerine erişimde tarihsel eşitsizlikleri gidermek adına yenidoğan bakımı, doğum öncesi ve sonrası bakım, aile planlaması ve çocuk aşılamaları gibi konularda projeler yürütür. Bu çalışmalar, özellikle yoksul ülkelerde anne ve bebek ölüm oranlarının düşürülmesini hedefler.
Beslenme ve gıda güvenliği: Yetersiz beslenme, obezite ve gıda kaynaklı hastalıklar, küresel sağlığı tehdit eden boyutlara ulaşmıştır. WHO, gıda güvenliğinde uluslararası standartlar geliştirir, Codex Alimentarius Komisyonu aracılığıyla gıda üretim ve etiketleme kurallarına katkı sunar. Okul beslenmesi, tuz ve trans yağ kısıtlaması gibi halk sağlığı politikaları öne çıkar.
Çevre sağlığı ve iklim değişikliği: Kirli hava, su ve toprak, insan sağlığına doğrudan zarar verir. WHO, hava kalitesini izleme, temiz içme suyu sağlamaya yönelik rehberler oluşturma ve atık yönetimi gibi konularla ilgilenir. İklim değişikliğinin tetiklediği sıcak hava dalgaları, vektör kaynaklı hastalıklar ve doğal afetler de gözetim altındadır.
acil durum yönetimi ve DSÖ rolü
Acil durum yönetimi, WHO’nun en kritik fonksiyonlarından biridir. Salgınlar, doğal afetler, savaş ve çatışma ortamlarında ortaya çıkan insani krizlerde, WHO hem teknik uzmanlık hem de lojistik destek sağlamakla görevlidir. Örneğin büyük deprem veya kasırga sonrasında, temiz su, temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliğinden kaynaklanan salgınlar oluşabilir. WHO bu noktada sahadaki sağlık altyapısını değerlendirir, geçici sağlık tesisleri kurmak için koordinasyon sağlar ve personel eğitimi gerçekleştirir.
Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR), acil durumlarda DSÖ’nün küresel alarm sistemini devreye sokmasına olanak tanır. Üye ülkeler, topraklarında potansiyel bir salgın veya risk unsuru tespit ettiğinde 24 saat içinde DSÖ’ye bildirim yapmakla yükümlüdür. DSÖ de gerekli incelemeyi yaptıktan sonra eğer olay uluslararası öneme haiz bir halk sağlığı acil durumu olarak görülürse (Public Health Emergency of International Concern - PHEIC) kamuoyuna ve üye devletlere duyuru yapar. Böylece hızlı müdahale ve ortak eylem stratejileri devreye girer. Bu mekanizma, Ebola, SARS, H1N1, Zika ve COVID-19 gibi salgınlarda aktif şekilde kullanıldı.
WHO’nun Sahra Altı Afrika’daki deneyimi, çatışma bölgelerinde çalışan saha ekipleri, insani yardım kuruluşları ve hükümetler arasındaki işbirliği modellerini güçlendirmesini sağladı. Bu çalışmalarda hava köprüleri kurma, mobil laboratuvarlar tedariki, sağlık personeline yönelik koruyucu ekipman temini, temaslı izleme gibi uygulamalar kritik rol oynar. Ayrıca acil durum bitse de uzun vadede sağlık altyapısının iyileştirilmesi, toplumun sonraki krizlere dayanıklılığını artırır.
küresel sağlıkta kapsayıcılık ve eşitlik
WHO, evrensel sağlık kapsayıcılığı (Universal Health Coverage - UHC) ilkesini uzun süredir savunur. Bu ilke, her bireyin temel sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyduğunda, ekonomik zorluklara düşmeden erişmesi anlamına gelir. Sağlık hizmetlerinin finansmanı, sigorta sistemleri, ilaçların uygun fiyatlı sağlanması ve sağlık personelinin adil dağılımı gibi alanlarda WHO’nun rehber yayınları bulunur. Farklı ülkelerdeki iyi uygulama örneklerini analiz ederek politika yapıcılara yol gösterir.
Ayrıca WHO, cinsiyet eşitliği, etnik ve kültürel azınlıkların sağlık hakları gibi konularda da öncü çalışmalar yürütür. Engelli bireylerin toplumsal yaşama tam katılımını sağlamak, yaşlıların bakım hizmetlerini geliştirmek ve mülteciler gibi savunmasız nüfusların ihtiyaçlarını gözetmek bu perspektifin ayrılmaz parçasıdır. Toplumdaki dezavantajlı grupları destekleyerek sağlık eşitsizliklerini azaltmaya odaklanır. Bu kapsamda WHO, veri toplama süreçlerinde sosyoekonomik ve demografik göstergelere özel önem verir. Politika önerilerinde ise “kimseyi geride bırakmama” yaklaşımını benimser.
temel projeler ve inisiyatifler
WHO, her birkaç yılda bir “Genel Program of Work” (GPW) başlığı altında, öncelikli projelerini belirler. Söz konusu projeler arasında, dünya genelinde sağlık güvenliği ve acil durum müdahaleleri, evrensel sağlık kapsayıcılığı, sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etme ve kronik hastalıkların yükünü azaltma, aşıların yaygınlaştırılması ve çocukluk çağı hastalıklarını ortadan kaldırma gibi konular yer alır. Bazı örnek programlar şu şekildedir:
Polio eradikasyonu: Rotary International, UNICEF ve diğer ortaklarla yürütülen kampanya sayesinde çocuk felci vakaları dünya genelinde dramatik şekilde azaltıldı. Henüz tümüyle ortadan kaldırılamasa da Polio eradikasyonunda büyük yol alındı.
Kızamık ve kızamıkçık aşı kampanyaları: Gelişmekte olan ülkelerde bu hastalıkların yol açtığı çocuk ölümlerini azaltmak için yaygın aşılama programları yürütülür. Bölgesel düzeyde, kızamık vakalarını sıfırlayan veya önemli ölçüde düşüren başarı örnekleri görülür.
Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi: Tütün kullanımına bağlı hastalık yükünü azaltmak için 2005’te yürürlüğe giren uluslararası bir sözleşmedir. Tütün reklamlarının yasaklanması, paket uyarıları, vergi politikaları ve dumansız hava sahası uygulamaları gibi önlemleri içerir.
Global Influenza Programme: Grip virüslerinin sürekli mutasyon geçirmesi nedeniyle aşıların her yıl güncellenmesi gerekir. WHO, küresel ölçekte enstitülerle işbirliği yaparak influenza virüsü izlemesi yapar, mevsimsel aşı içeriğini belirlemede yol gösterici olur. Pandemik influenza tehlikesine karşı da hazırlık planları sunar.
Bu programlar, WHO’nun farklı coğrafyalardaki temsilcilikleri aracılığıyla hükümetler ve yerel kuruluşlarla işbirliği içinde uygulanır. Özellikle yoksul ülkelerde sürdürülen kampanyalarda hastanelerin inşası, sağlık personelinin eğitimi ve lojistik koordinasyon gibi operasyonel aşamalarda da aktif destek sağlanır.
eleştiriler ve zorluklar
WHO, geniş misyonu ve uluslararası faaliyetleri nedeniyle zaman zaman eleştirilerin odağında bulunur. Bazı eleştiriler, örgütün finansal bağımlılığının belirli bağışçılara karşı hassasiyet yaratabileceğini öne sürer. Zorunlu aidat gelirlerinin düşük kalması, WHO’yu gönüllü fonlara ve proje bazlı desteklere daha fazla bağımlı kılar. Bu durum, örgütün çalışma önceliklerinde bağışçı eğilimlerinin yansımalarına neden olabilir.
Siyasi baskılar da bir diğer zorluk olarak görülür. Pandemik durumlarda veya hassas konularda WHO’nun PHEIC ilanında gecikme yaşadığına veya belirli ülkelere karşı yeterince bağımsız davranamadığına dair iddialar ortaya atılır. Bazı devletler, salgınla ilgili verileri geç veya eksik paylaşarak örgütü zor durumda bırakabilir. Bu tür gerilimler, “ulusal egemenlik” ve “küresel sağlık güvenliği” ikilemini yansıtır.
Acil durumlarda hızlı karar almak için DSÖ Genel Direktörü ve teknik komitelerin etkinliği sorgulanabilir. Özellikle Ebola ve COVID-19 salgınlarında, ulusal hükümetlerin kendi kararlarını DSÖ rehberleriyle uyumsuz şekilde alması, örgütün liderlik rolünü zayıflatmıştır. Öte yandan, WHO’nun doğrudan yaptırım gücü yoktur; ulusal hükümetlerin uyum göstermesi tamamen gönüllülük ve diplomatik ilişkiler çerçevesinde gerçekleşir.
Küresel sağlıkta yeni tehditlerin ve karmaşık gündemlerin ortaya çıkması da örgütü sürekli güncel çözümler aramaya itmektedir. İklim değişikliği, göç hareketleri, kronik hastalıkların yüksek maliyetleri gibi konularda çok sektörlü yaklaşımlar gereklidir. WHO, ilgili alanlarda rehberlik sunar fakat sektörel politikaları doğrudan belirleme yetkisi yoktur.
gelecek vizyonu ve dönüşümler
Küresel sağlık, hızla evrilen dinamiklerle karşı karşıyadır. Demografik değişim, nüfusun yaşlanması, kentleşme, teknolojik atılımlar ve ekolojik bozulmalar gibi faktörler yeni riskleri beraberinde getirir. WHO, bu dönüşümleri dikkate alarak dijital sağlık, genetik araştırmalar ve yapay zekâ uygulamaları gibi alanlarda proaktif yaklaşımlar geliştirmeye yönelir. Tele-tıp sistemleri, veri analiziyle hastalık tahmini ve laboratuvar ağlarının dijitalleşmesi gibi hamleler, örgütün stratejik planlarında yer almaktadır.
Ayrıca “Bir Sağlık” (One Health) yaklaşımı, hayvan ve insan sağlığının ekosistemle yakından ilişkili olduğunu vurgular. WHO, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ile işbirliği içinde zoonotik hastalıkların önlenmesine dair bütüncül programlar yürütür. Pandemik riskleri azaltmak için yaban hayatı denetimi, çiftlik yönetimi ve gıda zinciri güvenliği gibi alanlarda ortak rehberlik oluşturur.
Finansman modelinde istikrar sağlamak, üye devletlerin zorunlu katkı paylarını yeniden düzenlemek ve bağışçı kuruluşlarla ilişkileri çeşitlendirmek gibi başlıklar, WHO’nun gündemindedir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) çerçevesinde sağlıkla ilgili ölçütleri yakalamak için çok paydaşlı işbirliklerinin derinleşmesi planlanır. WHO, özellikle yoksul veya çatışma bölgelerinde kapsayıcı sağlık hizmetlerinin sağlanmasında Birleşmiş Milletler sistemi içinde koordinatör rol oynamaya devam eder.
Önümüzdeki dönemde örgütün etkisini artırabilmesi, ülkelerin şeffaf veri paylaşımı, küresel sözleşmelere sadakat ve hızlı kolektif eylem mekanizmalarına bağlıdır. İnsanoğlunun karşı karşıya kaldığı yeni virüsler, antimikrobiyal direnç ve iklim kaynaklı afetler gibi krizlerde WHO’nun rehberliğine duyulan ihtiyaç kaçınılmazdır. Aynı şekilde sivil toplum ve özel sektörle kurulan ortaklıkların başarısı, küresel sağlık hizmetlerinin daha erişilebilir, yenilikçi ve etkili olmasını sağlayabilir.
WHO, tüm bu çabalarla, halk sağlığını insan haklarının ayrılmaz bir parçası olarak koruma ve geliştirme misyonunu sürdürmeye kararlıdır. Dünyanın dört bir yanında farklı kültürler ve ekonomik koşullar altında yaşayan insanların sağlığı için bilimsel temelli rehberler, politikalar ve uygulamalar geliştirmek, örgütün varlık sebebini oluşturur. Bu yaklaşımla, sağlık sektörünün ötesine uzanan, toplumların sosyal ve ekonomik yapılarında kalıcı iyileşmeleri hedefleyen bir çatı sunar.