Tıbbi Sözlük

Hoş geldiniz, tibbisozluk.com Sağlıklı yaşam sosyal paylaşım platformudur. Sağlık hakkındaki kararlarınızı mutlaka bir hekim'e danışarak veriniz. Tüm soru görüş ve önerileriniz için info@tibbisozluk.com a mail atabilirsiniz. Üye olarak Tıbbi Sözlük'ün tüm özelliklerinden faydalanabilinirsiniz.

Soru sor

Sorular sorun ve yanıtlar alın

Online Psikolog

Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Akbaş

Bize Ulaşın

Site yönetimine yazın

Profesyonel Web Sitesi

Profesyonel bir web sitesi için tıklayın.

Saç Hastalıkları (Saç Dökülmesi, Kepek vb.)

tibbisozluk

Administrator
Personel
Katıldı
22 Aralık 2024
Mesajlar
303
Tepki puanı
0
Puanlar
16

Saç hastalıkları (saç dökülmesi, kepek vb.)​


Dermatoloji pratiğinde saç ve saçlı deri problemleri, hastaların sosyal ve psikolojik yaşamında derin etkilere yol açabilmesi bakımından özel bir öneme sahiptir. Saç, kozmetik görünüşün temel öğelerinden biri olduğu gibi aynı zamanda sağlık durumunun bir yansıması olarak da değerlendirilebilir. Saçın incelmesi, dökülmesi, renk değişimleri, kepeklenme ve diğer saçlı deri sorunları, hem kadınlarda hem erkeklerde sıkça rastlanan yakınmalardır. Saç hastalıklarının birçoğu genetik, hormonal, otoimmün, beslenme yetersizliği, stres veya dermatolojik enfeksiyonlar gibi çok çeşitli faktörlerden kaynaklanır. Bu sorunların kapsamı yalnızca kozmetik kaygıyla sınırlı değildir; saç dökülmesi veya şiddetli kepek, altta yatan ciddi patolojilerin belirtisi olabilir. Tedavi stratejileri ise topikal ilaçlardan sistemik terapilere, medikal şampuan ve solüsyonlardan cerrahi yaklaşımlara kadar geniş bir yelpazeye uzanır. Bu makalede saçın anatomik ve fizyolojik özelliklerinden saç dökülmesi mekanizmalarına, kepek ve diğer saçlı deri hastalıklarından tanı ve tedavi yöntemlerine uzanan ayrıntılı bir değerlendirme yapılarak, saç sağlığının dermatolojik ve trikolojik (saç bilimi) yönlerine ışık tutulacaktır.

Saçın anatomik ve fizyolojik özellikleri​


Saç, insanda belirgin olarak baş bölgesinde yoğunlaşmış keratinize bir yapıdır ve boyun, yüz, vücudun diğer kısımlarındaki kıllardan farklı özellikler gösterebilir. Saç teli, temel olarak keratin adlı sert protein yapısından oluşur. Keratin, disülfid köprüleriyle stabilize olmuş uzun zincirli amino asit polimerleridir, saçın sağlamlığını ve esnekliğini belirler. Saç bir kök ve kökün çevresini saran bir folikülden meydana gelir. Saç folikülü, derinin dermis tabakasının altlarına kadar uzanır ve orada kıl soğanı (bulbus pili) olarak adlandırılan bölümle sonlanır. Bu kıl soğanında matriks hücreleri hızla bölünerek saç telini oluşturur.

Saç folikülü çevresinde yağ (sebase) bezleri, kıl erektör kası ve sinir lifleri bulunur. Sebase bezler, sebum adı verilen salgıyı üretir; bu salgı saç derisini ve saç telini nemlendirerek koruyucu bir tabaka oluşturur. Kafa derisinin pH değeri, mikrobiyom bileşimi ve sebum miktarı da saçın sağlıklı büyümesi ve görünümüyle ilgilidir. Saç rengi, melanositler tarafından üretilen melanin pigmentinin çeşitlerine ve miktarına bağlı olarak değişir.

Saç büyüme döngüsü, üç ana evreye sahiptir: Anajen, katajen ve telojen. Anajen, aktif büyüme evresidir ve insanlarda 2-6 yıl sürebilir. Bu süre, bireysel ve genetik faktörlerle ilişkilidir; anajen ne kadar uzunsa saç daha fazla uzar. Katajen, büyümenin sonlandığı ve folikülün küçülmeye başladığı kısa (birkaç hafta) bir evredir. Telojen, dinlenme ve saçın dökülmeye hazırlandığı evredir, birkaç ay sürer. Telojen sonlanırken eski saç teli dökülür ve matriks hücreleri yeni saç teli üretmeye anajen evrede başlar. Kafa derisinde toplam saçların yaklaşık %80-90’ı anajen, %1-2’si katajen, %10-15’i ise telojen fazda bulunur. Bu döngüdeki dengesizlikler (telojen fazın uzaması, anajen kısalması) çeşitli saç dökülme tipleriyle sonuçlanır.

Saç dökülmesi tipleri ve mekanizmaları​


Saç dökülmesi (alopesi), gerek kozmetik kaygı gerek psikolojik etkileri yönünden önemli bir yakınmadır. Alopesi, kellik derecesine dek ilerleyebilen veya sadece hafif seyredecek biçimde gelişebilir. Saç dökülmesi pek çok alt tipe ayrılır:
1. Androgenetik alopesi (erkek tipi saç dökülmesi)
Hem erkeklerde hem kadınlarda görülebilmekle birlikte erkeklerde daha belirgindir. Erkeklerde frontal saç çizgisinin gerilemesi ve verteks (tepe) bölgesinde seyrelme tipiktir. Genetik yatkınlık ve androjen hormonlarının (özellikle DHT) kıl foliküllerini minyatürize etmesiyle ortaya çıkar. Kadınlarda ise saç çizgisi korunurken tepe bölgesinde seyrekleşme olur. Tedavide minoksidil, finasterid (erkeklerde), spironolakton (kadınlarda) gibi ilaçlar ve saç ekimi cerrahisi yer alır.
2. Telogen effluvium
Stres, hamilelik sonrası, akut hastalık, yetersiz beslenme veya ani kilo kaybı, tiroit bozukluğu, demir eksikliği anemisi gibi pek çok tetikleyiciye bağlı olarak saçların normalden fazla sayıda telojen faza geçmesiyle karakterizedir. Saç, aniden, genellikle dağınık şekilde dökülür. Olaydan 2-3 ay önce meydana gelen tetikleyici bir faktör gözlemlenebilir. Tedavi tetikleyiciyi ortadan kaldırmaya ve destek tedavilere dayanır, saç genellikle kendiliğinden toparlanır.
3. Alopecia areata (saçkıran)
Otoimmün kökenli, patch’ler halinde yuvarlak saç kaybı ile seyreden bir tablodur. Saçlı deride veya vücudun diğer kıllı bölgelerinde net sınırlı dökülme alanları görülür. Hastaların bazılarında tırnak değişiklikleri de mevcuttur. İmmün modülatör kremler, topikal veya intralezyonel kortikosteroid enjeksiyonları, immunoterapi gibi yöntemler kullanılabilir. Yaygın alopezi areata, alopesi totalis (tüm saç kaybı) ya da alopesi universalis (tüm vücut kılı kaybı) formuna ilerleyebilir.
4. Skarlı (sikatrisyel) alopesiler
Liken planopilaris, diskoid lupus eritematozus, folikülit dekalvans, sarkoidoz gibi inflamatuar süreçlerle saç foliküllerinin kalıcı tahribatı sonucu oluşan ve saç köklerinin geri gelmediği tabloyu ifade eder. Bu tipte folikül yok edilir, saç dökülmesi geri dönüşsüzdür. Erken tanı ve iltihap kontrolü, saçlı deride skar oluşumunu sınırlandırmak açısından çok önemlidir.
5. Traksiyon alopesisi
Uzun süreli sıkı saç toplama, örgü, dreadlock, postiş gibi uygulamalarda saç köklerine mekanik gerilim olur. Özellikle frontal veya temporal bölgede seyrekleşme görülebilir. Alışkanlıklara son vermek ve kıl folikülünü dinlendirmek kayıp alanlarda yeniden saç büyümesi sağlayabilir. Ancak kronik traksiyon uzun süre devam etmişse skarlı alopesiye dönüşebilir.
6. Saç koparma (trikotillomani)
Psikiyatrik kökenli bir dürtü kontrol bozukluğudur. Kişi, saç tellerini bilinçli veya bilinçsiz çeker, kırar. Genellikle stres altında artar. Tedavide davranışsal terapi, psikolojik destek, bazen ilaçlar devreye girer. Dökülme desenli ve yamalı olur, klinik muayenede kırık saç gövdeleri sık rastlanır.

Her saç dökülmesi tipinin kendi özgü patofizyolojisi, görünüm şekli ve tedavi yaklaşımı vardır. Androgenetik alopesi (AGA) en sık tip olduğu için en çok araştırma ve tedavi seçenekleri de bu alanda mevcuttur. Kadınlarda ek hormon tetkikleri yapmak (testosteron, DHEA-S, prolaktin, tiroit hormonu vb.) tanıya rehberlik edebilir.

Kepek (seboreik dermatit) ve diğer saçlı deri hastalıkları​


Kepek, saçlı deride beyaz veya gri ince pulların dökülmesiyle karakterize, toplumda çok yaygın bir problemdir. Genellikle hafif formu, “pityriasis simplex capitis” (basit kepek) şeklinde adlandırılır. Daha inflamatuar tabloya ilerlediğinde seboreik dermatit denilen, ciltte yağlı ve sarımsı kepek oluşumuyla, kızarıklık ve kaşıntıyla seyreden bir hal alabilir. Kepek problemi, Malassezia adı verilen lipofilik bir mantar türünün fazla üremesi, genetik yatkınlık, sebase bez aktivitesi, stres ve bağışıklık faktörleriyle ilişkilendirilir.
1. Kepeğin patofizyolojisi
Malassezia mantarı, sebumu metabolize ederek cildi tahriş eden yağ asidi artıkları üretir. Deri hücreleri bu irritasyona tepki vererek daha hızlı dökülmeye başlar, kepek görünür. Seboreik dermatit tabloyu ağırlaştırır, kulak arkası, kaşlar, burun kenarları gibi seboreik bölgelerde de lezyonlara neden olur. Kaşıntı, kızarıklık ve pullanma tipiktir. Sık saç yıkamak veya tam tersi az yıkamak da kepek formasyonunu tetikleyebilir.
2. Tedavi yaklaşımları
Antifungal şampuanlar (ketokonazol, climbazole, ciclopirox gibi etken maddeler), çinko pirition, selenyum sülfit içeren şampuan ve losyonlar kepeği baskılamakta etkilidir. Hafif vakalarda düzenli saç yıkama, yağı dengeleyici şampuanlar yeterli olabilir. Seboreik dermatit varsa, hafif topikal kortikosteroid veya immunmodülatör kremler (takrolimus vb.) dönemseldir. Saçlı deriyi tahriş edebilecek jöle, sprey veya kimyasal maddelerin sınırlanması, beslenme düzeni ve stres kontrolü de tedaviyi destekler.
3. Tinea capitis
Baş derisinin mantar enfeksiyonu, çocuklarda daha sık görülür. Pullu, kepekli lezyonlarla, bazen saç kırılması, lokal alopesi ve lenfadenopatiyle belirgindir. Tedavide sistemik antifungal (griseofulvin, terbinafin) gerekebilir. Erişkinlerde nadir olmakla birlikte benzer tablo oluşursa tanı koymak için mantar incelemesi (KOH testi, kültür) yapılır.
4. Saç derisi sedef hastalığı (psöriyazis)
Psöriyazisin saçlı deri tutulumu sıklıkla kepek benzeri pullanmayla karıştırılır, ancak daha kalın ve gümüşi plaklar, deride kızarıklık ve plak kenarlarının keskin sınırları fark yaratır. Kaşınma ve kanama gibi durumlar da ortaya çıkabilir. Tedavi topikal steroidler, D vitamini analogları ve medikal şampuanlarla yapılır.

Tanı ve değerlendirme yöntemleri​

1. Klinik muayene
Saç dökülmesi şikayetiyle gelen hastada öykü, dökülme süresi ve hızının belirlenmesi önemlidir. Ailede kellik varlığı, ilaç kullanımı, beslenme alışkanlıkları, stres faktörleri sorulur. Deri ve saçlı deri muayenesi yapılır, eğer yamalı dökülmeler varsa alopecia areata gibi tanılar düşünülür; saçlı deride enflamatuar bulgular, kepek, kabuklanma varsa mantar veya seboreik dermatit gibi tablolara yönlendirilir.
2. Trichogram / trikoskopi
Saç telinin mikroskobik incelenmesi, saç milindeki kırılma, minyatürleşme, pigment değişiklikleri, anajen/telojen oranı gibi verileri sunar. Trikoskopi, dermatoskop benzeri bir cihazla saçlı deriyi büyüterek bakmaya olanak tanır, saç köklerinin durumu, kıl şaftı bozuklukları, miniaturize foliküller gözlemlenir.
3. Laboratuvar testleri
Sistemik bir hastalık şüphesi varsa kan sayımı (anemi?), demir, ferritin, TIBC, tiroit fonksiyon testleri (TSH, serbest T4), B12 vitamini, folat, hormonal profiller (DHEA-S, testosteron, prolaktin) incelenebilir. Özellikle kadınlarda androgenetik alopesi, PKOS benzeri endokrin bozukluklarla ilişkili olabilir.
4. Biyopsi / Kültür
Şüpheli sikatrisyel alopesilerde (örneğin diskoid lupus, liken planopilaris) saçlı deriden punch biyopsi alınıp histopatolojik inceleme yapılır. Enfeksiyöz zannedilen lezyonlarda mantar veya bakteriyel kültür istenebilir.
5. Fotografik kayıt ve hasta takibi
Dökülmenin seyrini izlemek üzere fotografik kayıtlar, canfield sistemi gibi dijital değerlendirme cihazlarıyla saç yoğunluğunun ölçümü yapılır. Tedavi öncesi ve sonraki karşılaştırmalar, hekim ve hasta açısından objektif bir izlem sunar.

Tedavi ve koruyucu yaklaşımlar​


Saç hastalıkları tedavisi, altta yatan etiyolojiye göre belirlenir. Androgenetik alopesi ve kepek gibi kronik durumlar genellikle uzun vadeli bakım ve takip ister.
1. Medikal tedaviler
• Minoksidil (topikal): Folikülün anajen fazını uzatır, kısmen mikrodolaşımı artırır. Erkeklerde ve kadınlarda androgenetik alopesi tedavisinin ilk hattıdır. Dökülmeyi azaltma ve bir miktar saç geri kazanma etkisi gösterir.
• Finasterid / dutasterid: 5-alfa redüktaz enzimini inhibe ederek DHT sentezini düşürür. Erkek tipi saç dökülmesinde kullanılır, kadınlarda kullanımı kısıtlı ve yan etki potansiyeli açısından dikkat gerekir. Cinsel yan etkileri olabilir.
• Antifungaller: Kepek (seboreik dermatit) veya tinea capitis varsa ketokonazol, ciclopirox, selenium sülfit içeren şampuanlar, oral ilaçlar (itrakonazol, terbinafin) gereklidir.
• Kortikosteroidler: Alopecia areata’da intralezyonel veya topikal steroid uygulanabilir. Saçkıran plakları küçükse intralezyonel enjeksiyonlar iyi sonuç verebilir. Sistemik steroid, dirençli yaygın vakalarda kullanılır, ama uzun süreli yan etkiler sınırlayıcıdır.
• Immunmodülatörler / immunoterapi: Alopecia areata’da difencipron (DPCP) gibi topikal immün ajanlar plaklarda immün yanıtı modüle ederek yeniden saç çıkmasını tetikler.
2. İlaç dışı ve ek tedaviler
• PRP (Platelet Rich Plasma): Hastanın kendi kanından elde edilen trombosit zengini plazmanın saçlı deriye enjeksiyonu, büyüme faktörleriyle saç folikülü canlanmasına yardımcı olabilir. Yöntemin etkinliği tartışmalı olsa da yaygın kullanımı mevcut.
• Mezoterapi: Vitamini, amino asit, bazı büyüme faktörleri içeren kokteyllerin deri altına mikro enjeksiyonla verilmesi. Bilimsel kanıt düzeyi sınırlı, ancak popüler.
• Düşük seviye lazer tedavisi (LLLT): LED veya lazer cihazları, saçlı deriye belirli dalga boyunda ışık vererek folikül hücre metabolizmasını uyardığını ileri süren yöntemdir.
• Cerrahi saç ekimi: Androgenetik alopesi ileri safhada olan erkeklerde en kalıcı çözüm sayılabilir. Donör bölgeden (ense) graft alınarak eksik alanlara nakledilir. FUT, FUE, DHI gibi teknikler mevcuttur.
3. Yaşam tarzı ve beslenme
Dengeli protein, vitamin (özellikle A, B, C, D ve E), mineral (özellikle demir, çinko, selenyum) açısından zengin beslenme saç büyümesini destekler. Kronik stres yönetimi, düzenli uyku ve sigaradan uzak durmak da saç kalitesine olumlu yansır. Yüksek doz vitamin veya mineral takviyeleri, eksiklik yoksa fayda sağlamayabilir; hatta aşırısı toksik etkiler yaratabilir. Dermatolog veya diyetisyen rehberliğinde spesifik eksiklik varsa takviye planlanır.
4. Kepek yönetimi
Antifungal şampuanlar, çinko pirition, katran, selenyum sülfit gibi aktif ajanlar haftada birkaç kez uygulanır. Seboreik dermatit ağırsa topikal steroid losyonlar eklenebilir. Şampuanın saç derisine 5-10 dakika teması ve masaj yapılması etkinliği artırır. Bazı hastalarda kepek kronik seyirlidir, alevlenmelerle seyreder. Stres ve hormonal değişimler semptomları artırabilir.

Saç ekimi ve cerrahi yaklaşımlar​


İleri androgenetik alopesi veya skar kaynaklı kısmi alopesi durumlarında saç ekimi, kalıcı ve doğal görünüme yakın sonuçlar sunan bir çözümdür. Özellikle erkeklerde FUE (Follicular Unit Extraction) tekniği revaçtadır. Ense bölgesinden tek tek alınan foliküler üniteler (1-4 kıl kökü içerebilir) saçsız bölgeye implant edilir. Saç ekiminde cerrahi planlama, folikül yerleştirme açısı ve sıklığına dair sanat ve bilim birleşik bir yaklaşım gerektirir.

Saç ekimi sonrası ilk haftalarda kabuklanma, hafif şişlik veya kızarıklık olabilir, takiben ekilen saç 2-3 hafta içinde şoka uğrayarak dökülür. Ancak folikül canlı kaldığından 3-4 ay sonra yeni saçlar uzar. 8-12 ay içinde tam sonuç belirginleşir. Saç ekimi, androgenetik alopesi ilaç tedavisinden bağımsız bir yaklaşım sayılmamalı; ekim sonrası da minoksidil vb. desteklerle sonuç korunabilir. Skar dokusu veya yanık alanında saç ekimi, folikül tutma oranının dikkatle yönetilmesi gereken bir işlemdir, cerrahın deneyimi esastır.

Psikolojik ve sosyal boyut​


Saç dökülmesi veya kepek, sadece estetik değil, özgüven ve sosyal ilişkiler üzerinde de etkili olabilir. Özellikle androgenetik alopesi genç erkeklerde, postpartum dönemde telogen effluvium kadınlarda özgüven kaybına, depresyon veya anksiyeteye yol açabilir. Ayrıca kepek gibi kronik kabuklanma- kaşıntı tabloları sosyal ortamlarda utanma duygusu, sosyal izolasyon tetikleyebilir. Bu nedenle dermatologların, saç sorunu yaşayan hastaların psikolojik durumunu da göz önüne alması, gerektiğinde psikolog veya psikiyatri danışmanlığı önermesi faydalı olur. Saç ekimi veya medikal tedaviler alan hastalarda gerçekçi beklentiler oluşturulması önemlidir. Bu, hastanın prosedür sonrası hayal kırıklığını veya tatminsizliği önler.

Gelecek yönelimler ve araştırma alanları​


Saç hastalıkları, yeni araştırmalara açıktır. Rejeneratif tıp ve doku mühendisliği, saç folikülü nakli, kök hücre tedavileri, gen tedavileri gibi devrimsel yöntemler üzerinde çalışmaktadır. Örneğin laboratuvarda üretilen yeni saç folliküllerinin scalp’e nakledilmesi, “hair cloning” konsepti, androgenetik alopeside istenen bir hedef olurken, henüz klinik uygulamaya tam girmemiştir. Aynı şekilde CRISPR/Cas9 teknolojisi, genetik formdaki saç dökülmesi bozukluklarını düzeltme yönünde teorik potansiyel taşır.

Kepek ve seboreik dermatit konusunda da mikrobiyom araştırmaları, saçlı derinin faydalı ve zararlı mikroorganizmalar arasındaki dengesini aydınlatma yolunda ilerler. Buna göre özel probiyotikler veya mikrobiyom dostu ürünler geliştirilmesi olasıdır. Lazer, plazma ve LED uygulamaları gibi non-invaziv tedaviler de saç gövdesi ve folikülü canlandırmak için denenir. Bilim camiası, bu yeniliklerin güvenlik ve etkinliğini ispatlamak için randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyar.

Özellikle dijitalleşme ve yapay zekâ, saç dökülmesi teşhisini telefon uygulamaları veya dijital dermatoskoplar yardımıyla evden yapılabilir hale getirebilir. Kişiselleştirilmiş bakım ürünleri, hastanın genetik testleri ve saç analizine dayalı formülasyonlar sunabilir. Bütün bu yenilikler, saç hastalıklarında multidisipliner yaklaşımın önemini teyit eder: dermatoloji, genetik, psikoloji, beslenme ve hatta estetik cerrahi gibi alanlar el ele çalışarak hastalara en uygun sonuçları getirecektir.

Sonuçta saç hastalıkları, hem tıbbi hem sosyal açıdan karmaşık bir konudur. İnsan bedeni üzerindeki psikolojik ve kültürel yük, tedavi beklentilerini yüksek tutar. Ancak atılan adımlar, disiplinli bir klinik yaklaşım, makul tedavi seçimi, hastanın sabırlı uyumu ve yeniliklerin hızla adapte edilmesiyle başarının kapısını aralar. Saçın sağlıklı kalması ve saçlı derinin florasının düzeni, fiziksel görünümün de ötesinde insanın özsaygısına ve kimlik algısına dokunan bir meseledir. Bu bakımdan, dermatoloji ve saç bilimi alanında elde edilen gelişmelerin değeri büyüktür.
 

Öne çıkan içerik

Trend içerik

Üyeler çevrimiçi

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum istatistikleri

Konular
307
Mesajlar
310
Üyeler
5
Son üye
Çiğdem Akbaş
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Geri
Tepe