Tıbbi Sözlük

Hoş geldiniz, tibbisozluk.com Sağlıklı yaşam sosyal paylaşım platformudur. Sağlık hakkındaki kararlarınızı mutlaka bir hekim'e danışarak veriniz. Tüm soru görüş ve önerileriniz için info@tibbisozluk.com a mail atabilirsiniz. Üye olarak Tıbbi Sözlük'ün tüm özelliklerinden faydalanabilinirsiniz.

Soru sor

Sorular sorun ve yanıtlar alın

Online Psikolog

Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Akbaş

Bize Ulaşın

Site yönetimine yazın

Profesyonel Web Sitesi

Profesyonel bir web sitesi için tıklayın.

Skolyoz ve Duruş Bozuklukları

tibbisozluk

Administrator
Personel
Katıldı
22 Aralık 2024
Mesajlar
303
Tepki puanı
0
Puanlar
16

Skolyoz ve duruş bozuklukları​


Omurga, insan iskeletinin hem esneklik hem de dayanıklılık kazandıran temel eksenidir. Hareket kabiliyetini desteklerken iç organların yerleşimi ve korunmasında rol oynar. Ayrıca yürüme, oturma, koşma gibi günlük aktiviteler için kas-iskelet sisteminin uygun şekilde hizalanması gerekir. Omurganın doğal kıvrımları (servikal lordoz, torasik kifoz, lomber lordoz) vücudun ağırlık dağılımını düzenleyerek kas-iskelet yüklerini dengeler. Bazı kişilerde bu kıvrımlarda aşırı artış veya azalma, yan tarafa eğrilik veya deviasyon gibi patolojik değişimler meydana gelir. Bu değişimler, “duruş bozuklukları” olarak tanımlanır. Duruş bozuklukları arasında en yaygın ve önde gelenlerinden biri skolyozdur. Skolyoz, omurganın yan plana eğriliği ve beraberinde rotasyonel değişikliği kapsayan karmaşık bir deformitedir. Omurga sağlığının bozulması, zamanla ağrı, kas dengesizlikleri, solunum fonksiyonlarında azalma ve estetik kaygılar gibi sorunlar yaratabilir. Bu nedenle çocukluk ve ergenlik döneminde yapılan taramalar, risk faktörlerine yönelik önlemler, egzersiz programları ve gerekirse cerrahi müdahalelerle skolyozun ilerlemesi önlenebilir veya kontrol altında tutulabilir. Duruş bozukluklarının genelinde ise ergonomik düzenlemeler, kas kuvvetlendirme, fizyoterapi ve bazen ortez kullanımı gibi yöntemler önem taşır. Tüm bu yaklaşımlar, multidisipliner bakış açısı ve erken farkındalıkla birleştiğinde, omurga sağlığını korumada etkili olur.

Omurga anatomisi ve normal duruş kavramı​


Omurga, birbirine disklerle bağlanmış 33 omurdan meydana gelir. Bu omurlar, boyun (servikal), sırt (torasik), bel (lomber), sakrum ve koksiks bölgelerine ayrılır. Yetişkinlerde sakrum ve koksiks segmentleri füzyona uğramıştır. Servikal bölümde 7, torasik bölümde 12, lomber bölümde 5 omur bulunur. Omurganın sıralaması, yukarıdan aşağıya doğru artan boyut ve dayanıklılıkla tasarlanmıştır. Disklerin elastik yapısı, omurga hareketliliğini ve şok emilimini destekler. Omurga boyunca uzanan kaslar (paraspinal kaslar, erector spinae grubu, karın ve pelvik taban kasları vb.), omurga stabilitesini korur. Ayrıca bağ dokuları, omurgaya ek destek sunar.

Normal duruş dediğimiz postüral hizalanma, ayakta dik dururken (ya da otururken) pelvis, omurga ve başın dengeli bir konumda olduğu, eklemlere ve kaslara aşırı yük bindirmeden durabildiğimiz konumdur. Kulak memesi, omuz ortası, kalça eklemi, diz eklemi ve ayak bileğinin yanından geçen hayali bir dikey çizgi, sagittal düzlemde dengeli duruşun temel işaretidir. Bu düzen sayesinde kaslar gereksiz yorulmaz, eklemlerde aşırı basınç birikmez. Ancak modern yaşam tarzı, masa başı işler, hareketsizlik ve yanlış oturma alışkanlıkları gibi faktörler, omurganın doğal kıvrımlarını bozar. Özellikle ergenlerde hızlı büyüme atakları sırasında kas-iskelet sisteminin uyumu güçleşir, duruş bozuklukları ortaya çıkabilir.

Skolyoz: tanımı, sınıflandırması ve etiyoloji​


Skolyoz, omurganın frontal planda 10 dereceden fazla eğrilik göstermesiyle tanımlanır. Tipik olarak hem yan deviasyon hem de omurga rotasyonunu kapsar. Omur cisimlerinin rotasyonu, sırtta kaburga kamburluğu (rib hump) şeklinde asimetrik bir çıkıntıya yol açabilir. Skolyozun derecesi Cobb açısı denilen bir ölçüm yöntemiyle saptanır. Röntgen üzerinde en fazla deviyasyon gösteren üst ve alt omurlar arasındaki açı hesaplanarak eğriliğin şiddeti belirlenir. Skolyozu sınıflandırırken temel olarak üç ana kategori öne çıkar: idiyopatik, konjenital ve nöromüsküler skolyoz.

İdiyopatik skolyoz, vakaların çoğunluğunu oluşturur ve kesin nedeni tam olarak bilinmez. İdiyopatik form genellikle 10 yaş civarında (adölesan dönemde) açığa çıkar, dolayısıyla “adölesan idiyopatik skolyoz” (AIS) en sık görülen alt tiptir. Genetik yatkınlık, bağ dokusu bozuklukları, büyüme hormonu değişikleri ve çevresel faktörler bu tür skolyozun ortaya çıkmasında rol oynar. Kızlarda erkeklere göre daha sık rastlanır ve ilerleme riski kızlarda daha yüksektir.

Konjenital skolyoz, doğum sırasında var olan omurga anormalliklerinden kaynaklanır. Omurların tam gelişmemesi (hemi-omur) veya birbirine kaynaşması, erken yaşlarda belirgin deformitelere neden olur. Bu vakalarda spinal eğrilik, büyümeyle birlikte hızla ilerleyebilir. Nöromüsküler skolyoz ise serebral palsi, kas distrofisi veya sinir-kas koordinasyon bozuklukları sonucu omurga stabilitesini sağlayan kasların yetersizliğinden kaynaklanır. Yatalak veya tekerlekli sandalye kullanan hastalarda sıklıkla gözlenir.

Skolyoz etiyolojisinde genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra, omurga büyüme hızı, hormonlar, postür alışkanlıkları, sporda aşırı yüklenme veya duruş asimetrileri de ufak katkılar yapabilir. Ancak büyük oranda idiyopatik grubun altında yatan spesifik neden bilinmez. Biyomekanik hipotezler, vücudun dengesini korumak için asimetrik yüklenmeler, nörolojik reflekslerle birleşerek eğriliğin tetiklendiğini öne sürer. Skolyoz hastasının kliniğinde, omuz veya kalça seviyesinin eşitsizliği, bacak uzunluğu farkı, sırtta dönen kaburga çıkıntısı gibi bulgular belirgindir.

Skolyozun klinik belirtileri ve tanı yöntemleri​


Skolyoz, hafif vakalarda semptom vermez. Çocuklarda rutin okul taraması veya ebeveynlerin gözlemiyle tespit edilebilir. Omurga eğriliği ilerledikçe sırt ağrısı, omuz veya belde asimetri, giysilerin üzerinde potluk veya tek yanda sarkma, öne eğilme testinde (Adams testi) sırtın bir tarafında kaburga kabartısı (rib hump) görülebilir. İleri derecede skolyozu olan ergenlerde estetik kaygılar, sosyal çekilme, bazen psikolojik sıkıntılar doğabilir. Yetişkin yaşa kadar tedavi edilmemiş ciddi skolyozlarda bel ve sırt ağrısı, solunum kapasitesinde azalma, kardiyovasküler sorunlar gündeme gelebilir.

Ön tanı için hekim fizik muayene yapar, hastayı öne eğdirerek sırttaki asimetrileri inceler. Skolyo-meter gibi basit ölçüm araçlarıyla gövde rotasyonu tahmin edilir. Kesin tanı ve derecelendirme röntgen yardımıyla konur. Anteroposterior (ön-arka) ve lateral (yan) omurga grafileri çekilerek Cobb açısı hesaplanır. Omurların rotasyonunu anlamak için ek filmler veya MR incelemesi istenebilir. Skolyozun konjenital sebeplerini ortaya koymak adına omurga anomalilerine dair radyolojik işaretler araştırılır. Nöromüsküler patolojilerde beyin, omurilik ve sinir iletim sisteminin değerlendirilmesi de gerekebilir. Erken tanı koymak, eğriliğin ilerlemesini önlemek ve tedaviyi zamanında başlatmak açısından çok önemlidir.

Skolyoz tedavi seçenekleri​


Skolyoz tedavisi, hastanın yaşına, eğriliğin derecesine, sebebine ve eğriliğin ilerleme potansiyeline göre belirlenir. Hafif eğrilikler (20 dereceden küçük) sıklıkla gözlem altında tutulur. Kısa aralıklarla röntgen kontrolü yapılarak Cobb açısındaki değişim izlenir. Hızlı büyüme periyotlarında (özellikle kız çocuklarında adet öncesi veya erkeklerde pubertal ataklarda) eğrilik daha hızlı ilerleyebileceğinden takip randevuları sıklaştırılır. Orta dereceli (20-40 derece) skolyozda, genellikle aktif büyüme devam ediyorsa korse tedavisi uygulanır. Korse, omurgayı destekleyip eğriliğin ilerlemesini durdurabilir, ancak mevcut eğriliği düzeltmesi sınırlıdır. Bünyon, Milwaukee, Boston, Charleston gibi farklı tasarımlı korseler mevcuttur. Hasta, günde 16-23 saat takmalıdır. Uyma sorunu varsa ya da ergen estetik kaygılar nedeniyle korseden kaçınıyorsa eğrilik kötüleşebilir.

Cerrahi tedavi, 40-45 derecenin üzerindeki eğriliklerde veya hızlı ilerleme gösteren vakalarda düşünülür. Cerrahide temel prensip, omurları metal çubuklar, vidalar veya tel-greft sistemleriyle hizalayıp füzyon (kaynatma) yaparak eğriliği düzeltmektir. Posterior spinal füzyon, en yaygın uygulama yöntemlerinden biridir. Omurgaya metal enstrümantasyon eklenerek omurlar doğru konuma alınır, kemik greftleriyle sabitlenir ve zamanla kaynama gerçekleşir. Bu operasyon, çoğu hastada omurganın belirgin bir bölümünde hareketi sınırlar fakat eğriliği stabilize eder. Yeni nesil dinamik çubuklar, büyümekte olan çocuklar için uzayabilen rod sistemleri gibi yenilikler, büyüme potansiyelini koruyarak deformite kontrolü sağlar. Önden (anterior) cerrahi yaklaşımlar, bazı özel eğrilik tiplerinde kullanılabilir.

Skolyoz ameliyatı, büyük cerrahi riskleri içerdiğinden kar-zarar analizi dikkatle yapılır. Kalıcı düzeltme, kozmetik ve fonksiyonel iyileşme amaçlanır. Operasyon sonrası rehabilitasyon süreci, kasları güçlendirmeyi, esnekliği artırmayı ve normal yaşam aktivitelerine dönmeyi içerir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon bu noktada çok önemlidir. Omurgaya binen yüklerin dağılımını optimize etmek, endüstriyel tasarımlı korseleri (örneğin ameliyat sonrası kısa süreli) kullanmak, günlük hayatta omurga dostu hareketler öğrenmek hastanın konforunu yükseltir.

Duruş bozuklukları ve risk faktörleri​


Skolyoz dışında omurganın sagittal düzlemdeki kıvrımlarını aşırı artıran ya da azaltan bozukluklar da görülebilir. Örneğin kifoza, omurganın üst kısmının aşırı öne eğilmesiyle oluşan kamburluk durumudur. Lomber lordoz artışı bel çukurunun aşırılaşmasıyla karakterizedir. Bu tip duruş bozukluklarının altında kas dengesizlikleri, uzun süreli oturma, yanlış postür alışkanlıkları, obezite, zayıf karın ve sırt kasları gibi faktörler vardır. Omurganın bu şekilde bozulmuş hizalanması, bel ve boyun ağrıları, omuz-gövde asimetrisi, göğüs kafesi darlığı, solunum problemleri gibi sıkıntılar yaratır.

Duruş bozukluklarının oluşmasında masa başında uzun saatler yanlış oturmak, ekran başında boynu öne eğerek zaman geçirmek, yüksek topuklu ayakkabı kullanımı, tek taraflı çanta taşıma gibi alışkanlıklar etkilidir. Özellikle ergenlik döneminde hızlı boy uzaması sırasında kaslar ve kemikler aynı hızda adapte olamayabilir. Düzgün egzersiz yapmak ve ergonomik önlemler almak duruşu korumaya yardımcı olur. Gelişmiş kas dayanıklılığı, düzgün duruş farkındalığı ve esneme egzersizleri, omurgayı sağlıklı tutar.

Duruş bozukluklarının önlenmesi ve rehabilitasyonu​


Erken teşhis ve eğitim, duruş bozukluklarını kontrol altına almanın en etkili yoludur. Özellikle okul çağındaki çocuklarda, öğretmenlerin ve ailelerin gözlemi büyük önem taşır. Okul sıralarının uygun yükseklikte olması, öğrenciye özel ayarlanabilir masa ve sandalyeler kullanılması ergonomik sağlığı destekler. Evde de bilgisayar masaları ve ekran yükseklikleri, çocuğun boyuna göre ayarlanmalıdır. Ders çalışırken veya telefon, tablet kullanırken boynun öne doğru aşırı eğilmesi “kambur duruşa” yol açar. Bu nedenle düzenli mola vererek boyun ve sırt egzersizleri yapmak tavsiye edilir.

Fizyoterapi uygulamalarında postür analizi yapılır, hastanın zayıf ve gergin kas grupları tespit edilir. Bel, sırt, karın ve pelvik bölgede kas kuvvetlendirme ve germe egzersizleri planlanır. Örneğin, kifoza eğilimi olan gençlerde torasik ekstansör kasları güçlendiren, göğüs kaslarını esneten egzersizler düzenlenir. Lordozu fazla olanlarda karın ve gluteal kasları güçlendirme, bel bölgesinde aşırı ekstansiyonu azaltma odaklı bir program seçilir. Duruş eğitimi, ayna karşısında veya video kayıt incelemeleri ile hastaya nasıl durması gerektiğini gösterir. Bu çalışma, kas hafızasını geliştirerek otururken ve ayakta iken doğru hizalamayı alışkanlık haline getirmeyi amaçlar.

Günlük yaşam aktivitelerini omurga dostu hale getirmek de önemlidir. Çömelerek bir nesneyi yerden almak, ağır yükleri vücuda yakın tutarak kaldırmak, uzun süre sabit oturmaktan kaçınmak gibi ergonomik prensipler benimsenir. Obezite veya fazla kilo duruşu daha da bozabilir, bu nedenle sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, omurga sağlığı için destekleyici faktörlerdir. Uzun süre ayakta çalışanlar için bel desteği veya tabanlık kullanmak da duruşu iyileştirebilir. Meslek yaşamında bilgisayar ekranının göz hizasında bulunması, klavye-mouse ergonomisi, sık aralarla kalkıp esneme yapmak gibi küçük dokunuşlar bile duruş bozukluğu riskini azaltır.

Teknolojik gelişmeler ve multidisipliner yaklaşım​


Skolyoz ve duruş bozukluklarının tanı ve tedavisinde son yıllarda önemli teknolojik ilerlemeler kaydedilmektedir. Bilgisayar destekli 3D omurga modellemeleri, üç boyutlu tarama sistemleri, akıllı korseler ve sensör tabanlı postür takip cihazları, değerlendirme ve müdahaleyi daha hassas kılar. Özellikle ergen skolyozlu hastalar için kişiye özel tasarlanan “CAD/CAM” korseler, hasta konforunu artırır, cilt sorunlarını azaltır. Robotik rehabilitasyon sistemleri, hastaya doğru duruşu ve egzersiz hareketlerini öğretirken anlık geri bildirim verebilir.

Cerrahi alanda ise skolyoz düzeltme ameliyatlarında navigasyon ve robotik yardımlı vidalama sistemleri güvenliği ve doğruluğu yükseltir. Intraoperatif nöromonitörizasyon, spinal kord veya sinir köklerine zarar verme riskini azaltır. Manyetik rod teknolojisi, çocukluk çağında konulan çubukların dışarıdan kontrolle uzatılabilmesini sağlar, tekrar operasyon ihtiyacını düşürür. Duruş bozukluğuna bağlı omurga eğriliklerinde minimal invaziv cerrahi teknikler, hastaların iyileşme sürecini kısaltır ve komplikasyon oranını azaltır.

Skolyoz ve duruş bozukluklarında en iyi sonuçlar multidisipliner ekiplerle elde edilir. Ortopedi veya beyin cerrahisi uzmanı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı, fizyoterapist, ortez-protez teknisyeni ve gerektiğinde psikolog veya diyetisyen iş birliği yapar. Özellikle ergenlik döneminde hastanın psiko-sosyal gelişimi, özgüveni, aile desteği göz ardı edilmemelidir. Korsenin kullanım saatlerine uymada yaşanan zorluklar, arkadaş çevresi veya okul baskısı gençlerin motivasyonunu etkiler. Bu tür konularda psikolojik rehberlik, destek grupları veya online platformlar üzerinden deneyim paylaşımı önemlidir.

Sonuçların iyileştirilmesi ve düzenli takip önemi​


Skolyozun ve duruş bozukluklarının uzun vadeli yönetiminde düzenli takip, tedavi başarısının sürdürülmesi ve nükslerin önlenmesi açısından kilit rol oynar. Skolyozlu ergenler, büyüme tamamlanana kadar belli aralıklarla röntgen kontrollerine davet edilir. Korse kullanımı veya egzersiz programına uyum, eğriliğin stabil kalmasına veya gerilemesine yardımcı olabilir. Cerrahi sonrası hastalar, omurga kaynaması gerçekleşene dek hareket kısıtlamalarına uymalı, fizik tedavi sürecini tamamlamalıdır. Yetişkinlerde duruş bozuklukları bazen kronik ağrı sendromlarına, disk problemlerine veya erken dejeneratif eklem hastalıklarına yol açar. Bu nedenle düzenli egzersiz, kas kuvvetini koruma ve esneklik çalışmaları, özellikle ileri yaşlarda omurga sağlığını destekler.

Uzun süreli başarı, hastanın kendi duruşu hakkında bilinçli olmasını, doğru hareket alışkanlıkları geliştirmesini, ergonomik çalışma ve yaşam koşulları sağlamasını, gerektiğinde uzmanlarla iletişimde kalmasını gerektirir. Toplumda omurga sağlığı farkındalığını artırmak, okullarda postür taramaları yapmak ve sağlık hizmetlerine erken erişim sağlamak skolyoz ve duruş bozukluklarından kaynaklanan sakatlık ve komplikasyonları azaltabilir. Bu alan, tıp teknolojisindeki ilerlemeler, uzmanlıklar arası iş birliği ve hasta eğitimine yönelik programlarla sürekli gelişmeye müsaittir. Düzenli takip ve doğru müdahaleler, bireylerin yaşam kalitesini ve fonksiyonelliğini uzun yıllar korumaya olanak tanır.
 

Öne çıkan içerik

Trend içerik

Üyeler çevrimiçi

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Forum istatistikleri

Konular
307
Mesajlar
310
Üyeler
5
Son üye
Çiğdem Akbaş
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Geri
Tepe