Tıbbi Sözlük

Hoş geldiniz, tibbisozluk.com Sağlıklı yaşam sosyal paylaşım platformudur. Sağlık hakkındaki kararlarınızı mutlaka bir hekim'e danışarak veriniz. Tüm soru görüş ve önerileriniz için info@tibbisozluk.com a mail atabilirsiniz. Üye olarak Tıbbi Sözlük'ün tüm özelliklerinden faydalanabilinirsiniz.

Soru sor

Sorular sorun ve yanıtlar alın

Online Psikolog

Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Akbaş

Bize Ulaşın

Site yönetimine yazın

Profesyonel Web Sitesi

Profesyonel bir web sitesi için tıklayın.

Prematüre Bebek Bakımı

tibbisozluk

Administrator
Personel
Katıldı
22 Aralık 2024
Mesajlar
303
Tepki puanı
0
Puanlar
16

Prematüre bebek bakımı​


Prematüre bebekler, normal gebelik süresinin (yaklaşık 40 hafta) tamamlanmasından önce, 37. haftadan önce doğan ve erken doğum nedeniyle erken neonatal dönemde özel tıbbi bakıma ihtiyaç duyan bebekler olarak tanımlanır. Gestasyon haftasının kısalığına bağlı olarak organ ve sistem gelişimleri henüz tamamlanmamış halde dünyaya geldiklerinden, bir dizi fizyolojik ve tıbbi zorlukla karşı karşıya kalırlar. Modern neonatoloji, erken doğan bebeklerin yaşama şansını ve uzun dönem yaşam kalitesini artıran ileri bakım tekniklerini, medikal ve cerrahi destek yöntemlerini geliştirmiştir. Ancak prematüre bakımı, sadece sofistike teknolojik imkânlar değil, aynı zamanda multidisipliner ekip çalışması, ebeveyn desteği ve bireyselleştirilmiş yaklaşımları gerektiren bir alandır. Bu metinde prematüre tanımı ve sınıflandırması, erken doğum nedenleri, organ sistemlerinin karşılaştığı temel güçlükler, yoğun bakım ünitelerinde uygulanan klinik stratejiler, beslenme ve büyüme ilkeleri, komplikasyonların önlenmesi ve tedavisi, takip protokolleri ve aile katılımının önemi bütüncül bir perspektifle ele alınacaktır.

Prematüritenin tanımı, sınıflandırılması ve epidemiolojisi​


Gebeliğin 37. haftasından önce gerçekleşen doğumlar “prematüre doğum” olarak adlandırılır. Farklı haftalarda doğan bebeklerin risk profilleri ve gelişim düzeyleri farklı olduğundan, gebeliğin tamamlanma haftasına göre prematüre doğumlar çeşitli alt gruplara ayrılır:
• 34-36. hafta: Geç (late) prematüre
• 32-34. hafta: Orta derece prematüre
• 28-32. hafta: Çok erken (very preterm)
• 28. haftadan önce: Aşırı erken (extremely preterm)

Ayrıca doğum ağırlığı açısından da “düşük doğum ağırlığı” (2500 gram altında), “çok düşük doğum ağırlığı” (1500 gram altında) ve “aşırı düşük doğum ağırlığı” (1000 gram altında) gibi sınıflandırmalar vardır. Genellikle haftası daha küçük olan bebeklerde organ gelişimi de o derece geri olduğundan, komplikasyonların sıklığı ve şiddeti artar.

Dünya genelinde prematüre doğum oranı yaklaşık %10 civarındadır ancak bölgesel, ekonomik ve sosyokültürel koşullara göre büyük farklılık gösterir. En sık rastlanan nedenler arasında anneye ait gebelik komplikasyonları (preeklampsi, enfeksiyonlar, servikal yetmezlik, çoğul gebelik, polihidramnios vb.), fetal anormallikler, plasenta sorunları, maternal kronik hastalıklar (hipertansiyon, diyabet) ve bilinmeyen nedenler bulunur. Düşük sosyoekonomik düzey, yetersiz antenatal bakım, sigara kullanımı veya stresli yaşam şartları da prematüre doğumu tetikleyebilen çevresel faktörler arasındadır.

Prematüritenin fizyolojik temelleri ve organ sistemlerinin uyum zorlukları​


Normal gelişimin anne karnında ilerlemesi, fetüsün dış dünyadaki hayatını sürdürebileceği düzeye gelene kadar yaklaşık 40 hafta sürer. Prematüre doğum, fetüsün bu gelişimin belirli bir aşamasında dış ortama geçişi anlamına gelir ve doğum sonrası birçok fizyolojik sistemin adaptasyonunu zorlaştırır:
1. Solunum sistemi: Doğumla birlikte bebek, anne plasentasından aldığı oksijen kaynağını kaybeder ve akciğerleriyle soluk almaya başlaması gerekir. Ancak prematüre bebekte tip II pnömositlerin sürfaktan üretimi henüz yeterli olmayabilir. Sürfaktan, alveol yüzey gerilimini azaltarak akciğerlerin kolayca genişlemesini sağlar. Eksikliği nedeniyle Respiratuvar Distres Sendromu (RDS) gelişir; bebekte solunum güçlüğü, hipoksi, hiperkapni oluşur. CPAP, mekanik ventilasyon, sürfaktan replasmanı gibi müdahaleler sıklıkla gerekir.
2. Termoregülasyon: Prematürelerde cilt ince ve geçirgen, kahverengi yağ dokusu yetersizdir. Ayrıca vücut yüzey alanının kütleye oranı yüksektir. Bu nedenlerle ısı kaybı çok hızlı gerçekleşir, hipotermi riski artar. Düşük vücut ısısı metabolik hızı daha da yükseltip oksijen ve glikoz tüketimini katlayabilir. Bu nedenle sıcak ve kontrollü ortam (kuvöz, radyant ısıtıcı) sağlanır; cilt cilde temas (kanguru bakımı) da ısı korumasına katkıda bulunur.
3. Kardiyovasküler geçiş: Fetüs dolaşımında bulunan duktus arteriyozus, foramen ovale gibi şantlar normalde doğum sonrası kapanır. Prematüre bebeklerde bu adaptasyon aksayabilir; patent duktus arteriyozus (PDA) sık görülür, akciğer dolaşımını ve kalp yükünü olumsuz etkiler.
4. Beyin ve nörolojik gelişim: Beyin olgunlaşmasının son evreleri üçüncü trimesterde hızla gerçekleşir. Bu dönemdeki erken doğum, serebral kan damarlarının kırılgan olması nedeniyle intraventriküler kanama (IVK) riskini, beyaz cevher zedelenmesini (periventriküler lökomalazi) artırır. Nöromotor bozukluk ve serebral palsi riski yükselir. Stabil solunum, hemodinamik destek ve minimal mekanik travma, beyin kanamasını azaltabilir.
5. Sindirim sistemi ve beslenme: Emme-yutma koordinasyonu 34. hafta civarında gelişir. Daha erken doğanlar anne memesini veya biberonu verimli kullanamaz, nazogastrik/orogastrik sondayla beslenmek gerekebilir. Bağırsak immatüritesi nekrotizan enterokolit (NEK) riskini yükseltir. Özellikle enflamasyona yatkın bağırsak yüzeyi, bakteri flora dengesizliği ve hipoperfüzyon NEK’in nedenleri arasında görülür.
6. İmmün sistem: Gebeliğin son haftalarında fetüse plasenta yoluyla IgG antikorları geçer. Prematüre bebekler bu korumadan yeterince yararlanamadığından enfeksiyonlara yatkın kalır. Bakteriyel sepsis, menenjit, pnömoni sıklığı yüksektir. Yoğun bakımda steril teknikler, anne sütü beslemesi ve bazen IVIG gibi destekler kullanılabilir.
7. Karaciğer ve metabolik sorunlar: Karaciğerin olgunlaşmamış olması bilirubin konjugasyonunu ve diğer metabolik işlemleri zorlaştırır. Prematüre bebekte sarılık (hiperbilirubinemi) bu nedenle daha ağır seyredebilir. Ayrıca yetersiz glikojen deposu hipoglisemiye, elektrolit ve asit-baz dengesizliklerine yol açabilir.

Bu fizyolojik temeller prematüre bakımında karşılaşılan zorlukların özünü oluşturur. Neonatal yoğun bakım üniteleri (NYBÜ), bu nedenle prematüre bebeklerin her sistemini yakından izlemek ve gelişimlerini desteklemek üzere donatılmıştır.

Yeni doğan yoğun bakım ünitesinde prematüre bakım stratejileri​


Prematüre bebeklerin yönetiminde temel prensip, gelişimsel bakım konseptidir. Bu yaklaşım, sadece medikal sorunların çözümü değil, bebeğin nörolojik ve duygusal ihtiyaçları göz önüne alarak minimal stres, uygun çevresel uyarı ve aile katılımı üzerinde durur:
1. Isı koruma ve çevresel kontrol: Kuvözler, bebeğin ısı ve nem dengesini optimal düzeyde tutar. Isı kaybını engellemek için plastik örtüler, ısıtıcılar, çift duvarlı kuvöz sistemleri kullanılır. Aşırı parlak ışık ve yüksek ses prematüre beynini olumsuz etkileyebileceğinden ışık ve gürültü azaltılması (izole modül, ses yalıtımı) yapılır.
2. Solunum desteği: Prematüre akciğerlerde sürfaktan eksikliği sık olduğu için CPAP, nazal kanül oksijen veya mekanik ventilasyon devreye girer. Mekanik ventilasyon parametreleri, akciğer hasarını (barotravma, volutravma) en aza indirecek düzeyde ayarlanır. Gerekirse entübasyon yoluyla endotrakeal sürfaktan uygulaması yapılır. Son yıllarda LISA (Less Invasive Surfactant Administration) gibi entübasyona gerek kalmadan ince bir kateterle sürfaktan verme yöntemleri benimsenmektedir.
3. Beslenme ve sıvı yönetimi: Prematürelerin metabolik ve büyüme gereksinimleri yüksektir. İlk günlerde total parenteral beslenme (TPN) uygulanarak amino asit, glukoz, lipid ve elektrolit dengesi sağlanır. Barsaklar olgunlaştıkça anne sütüyle minimal enteral beslenme (tropikal beslenme) başlatılır. Yavaşça oral ya da tüple beslenmeye geçilir. Anne sütü, bağışıklık ve büyüme faktörleri içerdiğinden çok değerlidir; yeterli olmadığında fortifier eklenerek kalori/protein zenginleştirilir. TPN uzun süreli kullanılırsa karaciğer fonksiyon bozukluğu ve enfeksiyon riski artabilir, bu yüzden mümkün olduğunca erken enteral beslenmeye yönelmeye çalışılır.
4. Enfeksiyon kontrolü: Prematüre bebekler bağışıklık rezervi yetersizliğinden dolayı sepsis, menenjit, bronkopulmoner enfeksiyonlar gibi risklerle karşı karşıyadır. Bu nedenle el hijyeni, steril manipülasyon, minimal invazivlik ilkesi, merkezi hat bakımı, antibiyotik profilaksisi protokolleri hayati önemdedir. Herhangi bir infeksiyon belirtisi (apne, ısı düzensizliği, letarji, lökosit sayısı, CRP, prokalsitonin değişimleri vb.) hızla değerlendirilir.
5. Farmakolojik destek: Kardiyovasküler sorunlarda inotropik ilaçlar (dopamin, dobutamin), patent duktus arteriyozus (PDA) için indometasin veya ibuprofen, ağır hipoglisemi ve elektrolit bozukluklarında IV tedaviler gündeme gelebilir. Bronkopulmoner displazi riskini azaltmak için gerekirse steroidler, diüretikler dikkatli şekilde kullanılabilir. Antioksidan ve vitamin takviyeleri (örneğin vitamin E) bazı protokollerde yer alabilir.
6. Beyin koruyucu stratejiler: Kan basıncı ve kan gazı stabilizasyonu, gereksiz manipülasyonun azaltılması, hiperkapni veya hipoksiden kaçınma, kan şekerinin uygun aralıkta tutulması beyin kanaması riskini azaltır. Kranial ultrason veya beyin MRI ile beyin gelişimi ve olası kanama odağı veya lökomalazi bulguları taranır.
7. Kanguru bakımı (Cilt cilt teması): İnkübatörde dahi doktorun onayıyla bebek belirli süre anne veya babanın göğsünde tutulabilir. Bu temas, bebeğin ısısını korumaya, kalp atış ve solunum stabilitesine, kilo alımına ve ebeveyn-bebek bağlanmasına pozitif etki yapar.
8. Multidisipliner yaklaşım: Hemşireler, neonatologlar, beslenme uzmanları, solunum terapistleri, fizyoterapistler, sosyal hizmet uzmanları, gerektiğinde kardiyolog, göz doktoru, cerrah gibi uzmanlar, bebekteki her organ sisteminin durumunu entegre şekilde değerlendirir. Aileyle sürekli iletişim kurarak tedavi planını ve ilerlemeyi paylaşırlar.

Yukarıdaki stratejiler, prematüre bebeğin hastanede kalma süresi boyunca, hatta taburculuktan sonra da devam eder. Bebek, stabil solunum, belirli bir kilo, oral beslenmeyi başarıyla yapabilme ve temel gelişim parametrelerini karşılamayı öğrendiğinde taburcu olabilir.

Yaygın prematüre komplikasyonları ve önleme/tedavi yaklaşımları​


Prematüritenin erken hayatta görülebilecek başlıca komplikasyonları aşağıda özetlenmiştir:
1. Bronkopulmoner displazi (BPD): Uzun süreli oksijen ve ventilasyon gereksinimi olan çok erken prematüre bebeklerde akciğer dokusundaki kronik hasar tablosudur. Yeni alveol oluşumu gerileyerek solunum fonksiyonu kalıcı etkilenebilir. BPD’yi önlemede düşük volüm ventilasyon, surfaktan uygulaması, uygun beslenme, enfeksiyonların engellenmesi önem taşır. Tedavi genelde ek oksijen, diüretik, inhaler bronkodilatörler ve bazen steroid tedavisini içerir.
2. Prematüre retinopatisi (ROP): Retina vaskülarizasyonunun tam olmaması ve yüksek oksijen maruziyeti retinada patolojik damar çoğalmasına yol açar. Ağır vakalarda skar ve retina dekolmanı gelişerek kalıcı görme kaybı olabilir. Oksijen dozu ve saturasyon hedeflerinin dikkatle yönetilmesi, ROP taramalarının zamanında yapılması ve gerektiğinde lazer fotokoagülasyon veya anti-VEGF enjeksiyonlarıyla körlük riski azaltılabilir.
3. Nekrotizan enterokolit (NEK): Barsak duvarı nekrozu, perforasyonu ve sistemik sepsise varan ağır bir tablodur. Prematürelerin hassas bağırsak mikrovaskülatürü ve henüz gelişmemiş immün bariyerleri bu riski yükseltir. Enfeksiyon, iskemik hasar ve yanlış besleme protokolleri NEK oluşumunu tetikleyebilir. Anne sütüyle beslenme, erken enteral “tropikal besin” ve dikkatli takip bu riski azaltır. Gelişirse cerrahi müdahale ve geniş spektrumlu antibiyotik gerekebilir.
4. Enfeksiyonlar: Sepsis, menenjit, pnömoni, piyelonefrit gibi hastalıklar, prematürelerde bağışıklık sisteminin yetersiz gelişmesi nedeniyle tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Hijyen, el yıkama, kateter ve ventilasyon protokollerine sadık kalmak, anne sütü desteği, immün sistem takviyeleri (IVIG vb.) gibi koruyucu tedbirler esastır.
5. Beyin kanamaları: İntraventriküler kanama (IVK), özellikle <32 hafta bebeklerde dikkat çekicidir. Germinal matriks bölgesi fragil damarlara sahiptir. Kanama dereceleri (Grade 1-4) bebekte serebral palsi riskini belirleyebilir. Kanama riskini azaltmak için kan basıncı ve oksijen düzeyini stabil tutma, minimal travma yaklaşımı, pıhtılaşma dengesinin sağlanması gibi yöntemler uygulanır.
6. Gelişimsel ve nörogelişimsel sorunlar: Çok erken doğan bebeklerde uzun vadede motor, kognitif, davranışsal güçlükler ya da öğrenme problemleri oluşabilir. Bu durum, serebral palsi, dil gecikmeleri veya ince motor koordinasyon eksikliği şeklinde ortaya çıkabilir. Erken müdahale programları, fizyoterapi, ergoterapi ve nörogelişimsel izlem bu tabloları hafifletebilir veya önleyebilir.

Taburculuk ve evde bakım ilkeleri​


Prematüre bebek, hastane ortamında yeterli kilo alımı, stabil solunum, beslenmeyi biberon ya da meme yoluyla gerçekleştirebilme, vücut ısısını koruma ve komplikasyon riski minimal düzeyde olduğu zaman taburcu edilebilir. Aile, bu yeni döneme hazırlanırken prematüre bebeğin bakım gereksinimleri ve olası tehlike işaretleri konusunda eğitim alır:
1. Beslenme ve kilo takibi: Anne sütü veya formülle besleme protokolü, bebeğin ayda kaç gram kilo alması gerektiği, hangi ek takviyeler (demir, D vitamini vb.) alması gerektiği açıklanır. Aile, rutin tartım ve hekim kontrol randevularına gitmelidir.
2. Solunum ve enfeksiyon önlemleri: Özellikle akciğer sorunu yaşayan bebekte, evde sigara dumanı ve enfeksiyon riskinden kaçınmak esastır. Kalabalık ortamlarda enfeksiyon olasılığı yüksektir. Gerekiyorsa evde oksijen tedavisi, nebulizatör, ilaç gibi ekipmanlar hazırlanır.
3. Uyku güvenliği: Bebeğin sırtüstü (supin) pozisyonda, aşırı yastık veya örtü olmadan, uygun sıcaklıkta bir ortamda uyuması önerilir. Ani Bebek Ölümü Sendromu (ABÖS) riskini azaltmak için Amerika Pediatri Akademisi gibi kurumlar, bebeklerin yüzüstü yatırılmaması, yatağın sert ve düz olması, yanına yumuşak oyuncak ve yastık konulmaması tavsiyesinde bulunur.
4. Takip randevuları: Göz muayenesi (ROP taraması), nörolojik değerlendirme, işitme testleri, kalça ultrasonu, aşılar gibi kontroller düzenli aralıklarla sürdürülür. Bebeğin boy, kilo ve baş çevresi büyüme oranları, motor ve mental gelişim basamakları kaydedilir.
5. Aile rehberliği ve psikolojik destek: Evde ek destek yoksa ebeveynler yoğun kaygı ve yorgunluk yaşayabilir. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog veya prematüre ebeveyn gruplarının desteğiyle ailelerin stres yönetimi, bebek bakımı becerileri güçlendirilir. Gerekirse işitme, konuşma, hareket gelişimi gibi alanlarda uzman terapistler devreye girer.

Kanguru bakımı ve gelişimsel bakım yaklaşımları​


Modern neonatolojide “kanguru bakımı” olarak adlandırılan cilt cilde temas yönteminin önemi vurgulanmıştır. Prematüre bebeğin, ebeveynin (çoğunlukla annenin) göğsüne çıplak temasta bulunması, hem ısı koruması sağlar hem de kalp ve solunum ritmini dengeleyici bir etki yapar. Annenin sesi, kokusu ve vücut ısısı, bebeğin stres hormonu düzeylerini azaltır, kilo alımı ve nörolojik gelişimi hızlandırır. Aynı zamanda anne-bebek arasındaki duygusal bağlanma desteklenir, emzirme başarısı yükselir.

Diğer yandan “gelişimsel bakım” veya “nidcap yaklaşımı” gibi kavramlar, bebeklerin nörosensoriyel olgunlaşmasını gözeterek, aşırı ışık, gürültü veya dokunmalardan koruyan, bebeğin uyku-uyanıklık döngüsüne saygı duyan ve aile katılımını cesaretlendiren ünite düzenlemelerini ifade eder. Bebeğin yatış pozisyonu, minimal elleçleme, handling zamanlaması, bir seferde çok sayıda invaziv işlemden kaçınma gibi taktiklerle prematüre bebekte normal beyin olgunlaşma evreleri desteklenir.

Uzun vadede nörogelişimsel izlem ve okul öncesi dönemde destek​


Erken yaşta doğan bebeklerde ilk 2-3 yıl, büyüme ve gelişim açısından kritik bir süreçtir. Her bebekte temposu değişmekle birlikte, “düzeltme yaşı” kavramı (actual age - (40 - gestasyon haftası) ) büyüme ve gelişim takibinde kullanılır. Örneğin 32 haftalık doğan bir bebek 8 hafta prematüre olduğu için 6 aylıkken gelişimsel açıdan 4 aylık bebek beklentileriyle kıyaslanır. Nörogelişimsel taramalarda motor beceri, dil ve sosyal reaksiyon, problem çözme yetisi incelenir. Gerek duyulduğunda rehabilitasyon ekipleri (fizyoterapi, iş-uğraş terapisi, dil-konuşma terapisi) devreye girer.

Okul öncesi dönemde görme ve işitme problemleri, ince motor koordinasyon bozuklukları, dikkat ve öğrenme zorlukları, hiperaktivite, anksiyete gibi durumlar prematüre bebeklerin bir kısmında belirebilir. Bu çocukların erken teşhisi ve bireysel eğitim planları, özel desteklerle normal eğitim yaşamına uyum şansını artırır. Aileler, çocuğun ilerlemesini pediatrist, nörolog, psikolog gibi uzmanlarla izleyerek gerekli müdahaleleri zamanında alabilir.

Gelecek yönelimler ve teknolojik inovasyonlar​


Prematüre bebek bakımı alanında günümüzde ileri teknoloji ve tedavi yöntemleri kullanılmakla birlikte, gelecek dönemde daha da gelişmiş yaklaşımlar beklenmektedir:
1. Daha az invaziv solunum yöntemleri: LISA ve MIST gibi tekniklerle endotrakeal entübasyonu minimize ederek surfaktan verilip, bebekte daha az travma ve akciğer hasarı oluşturmak.
2. Kök hücre ve doku mühendisliği: Akciğer, beyin, bağırsak hasarlarını azaltmaya yönelik kök hücre tedavisi araştırmaları sürmektedir. Nekrotizan enterokolit veya bronkopulmoner displazi gibi hasarları geriletmek için laboratuvar temelli testler yapılıyor.
3. Yapay plasenta: Bilimsel çalışmalarda çok erken doğan bebekleri uterusa benzer bir sıvı ortamda, bir çeşit “ekstrauterin destek sistemi” ile geliştirmenin, akciğer travmasını ve ölümü azaltabileceği öne sürülür. Henüz klinik uygulamaya geçilmemiştir, ancak prototip aşamasında araştırmalar mevcuttur.
4. Non-invaziv kan gazı, hemodinamik ve oksijenasyon ölçümleri: Transkütan CO₂, noninvaziv hemoglobin monitörleri, gerçek zamanlı EEG ve beyin oksijen izlemi gibi yöntemler, bebeklerin organ fonksiyonlarını anlık takip ederek komplikasyonların erken önlenmesini destekleyebilir.
5. Uzaktan takip ve tele-sağlık: Bebeğin taburcu olduktan sonra da evde büyüme parametrelerini, oksijen saturasyonunu ve diğer vital bulgularını takip edebilen akıllı sensörler, anne babayla hastane arasındaki iletişimi hızlandırarak muhtemel sorunların erken çözümünü sağlayabilir. Bu yaklaşım özellikle sağlık hizmetine ulaşımın kısıtlı olduğu yerlerde prematüre bakımını güçlendirebilir.

Sonuç niteliğinde akıcı ek olmadan, makalenin devamı…​


Bütün bu teknoloji ve klinik gelişmelere karşın, prematüre doğumların önlenmesi, risk faktörlerinin azaltılması ve antenatal bakımın güçlendirilmesi hâlâ büyük önem taşır. Anne adaylarının düzenli prenatal kontrolleri, enfeksiyonların tedavisi, tansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların yönetimi, tütün, alkol ve uyuşturucudan sakınması erken doğum olasılığını düşürür. Yine de her koşulda, prematüre doğumların tamamını engellemek mümkün değildir. Bu nedenle, neonatal yoğun bakım ünitelerinde uzmanlaşmış hekim ve hemşirelerin varlığı, ebeveyn eğitimi, ileri cihaz donanımı ve klinik protokollerin güncel bilimsel verilere göre revize edilmesi gibi faktörler prematüre bebeklerin hayata tutunmasında ve ileriki yaşam kalitesinin yükselmesinde etkili olacaktır.

Neticede prematüre bakımı, yaşamın ilk haftalarında yüksek risk altındaki bebeklere yoğun ve özenli destek sunarak, organda ve sistemsel düzeyde tam olgunlaşmamış potansiyeli korumak ve geliştirmeye dönük bir çaba bütünüdür. Prematüre bebekler, gerek erken dönemde respiratory distres sendromu, nekrotizan enterokolit ve sepsis gibi hayati tehlike yaratan sorunlarla boğuşur, gerekse ilerleyen yaşlarda nörolojik, gelişimsel ve metabolik zorluklarla karşılaşabilir. Tıbbın gelinen noktası, pek çok prematüre bebeği yüksek başarı oranıyla yaşatmayı ve normal büyüme çizgilerine yaklaştırmayı sağlamıştır. Bu süreçte multidisipliner ekibin her üyesinin (neonatolog, hemşire, beslenme uzmanı, solunum terapisti, fizyoterapist, sosyal çalışmacı, psikolog, vb.) eşgüdümü kritik rol oynar. Ailelerin de bu proaktif ekibin etkin bir parçası olması, hem hastane döneminde kanguru bakımı gibi yöntemlerle hem de evdeki takip ve destekle sürmelidir.

Yakın gelecekte prematüre bakımına dair yaklaşımın, minimal invaziv ve “doğal” prensiplerle bebeklerin kendi fizyolojik gelişimini desteklemeye daha çok odaklanacağı öngörülmektedir. Beyin koruyucu uygulamalar, düşük basınç ve düşük hacim ventilasyon stratejileri, anne sütü kullanımının teşviki, ebeveynin sürekli varlığı ve gelişimsel bakım ilkeleriyle harmanlanan yaklaşımlar, bebeğin hastane stresini en aza indirecektir. Bu sayede prematüre bebek, zorlu yolculuğunun ilk aşamasını atlatırken mümkün olan en sağlıklı temelleri alacak ve daha sonraki yaşlarında fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişim kapasitesini koruyarak topluma katılabilecektir.
 

Öne çıkan içerik

Trend içerik

Üyeler çevrimiçi

Forum istatistikleri

Konular
307
Mesajlar
310
Üyeler
5
Son üye
Çiğdem Akbaş
shape1
shape2
shape3
shape4
shape5
shape6
Geri
Tepe